Sosyal fobi
18 Ocak 2024, Albis Therapy
Sosyal Fobi Nedir?
Kalabalık bir ortama girdiğimizde, daha önce tanımadığımız insanlarla tanışırken veya topluluk önünde konuşmak ve başkaları tarafından izlendiğimizi bildiğimizde hepimiz belirli bir düzeyde kaygı yaşayabiliriz. Kalp atışlarımız hızlanır, terlemeye başlar hatta sesimizde değişiklikler bile yaşadığımız deneyimlerimiz olabilir. Kaygıyı önceki makalelerimizde (Kaygı Bozukluğu) kaygının ne olduğunu ve bizim için belirli bir seviyede doğal bir duygu olduğunu bahsetmiştik. Sosyal bir varlık olduğumuz ve ilişkilenerek hayatı devam ettirdiğimiz için iletişim kurmak, uzlaşmak, yardım ve onay almak, ilgi ve sevgi görmek gibi sosyal ihtiyaçlara sahibiz. Tüm bu ihtiyaçların karşılanmasında da ilişki kurmak ve bunu sürdürebilmek bir yönüyle kaygılı süreçlerdir. Çünkü ilişkiler içinde ve ihtiyaçlarımızın karşılanması konusunda da kaygı duyarız. Bu kaygı oldukça normal ve işlevseldir. Ancak bu kaygının korkuyla birlikte oldukça yoğun, şiddetli ve sık hissedilmesi, sosyal ortamlardan kaçınma davranışlarıyla yaşam stili değişikliklerine neden olması hayatımızı işlevsizleştirebilir. Bu seviyede hissedilen sosyal merkezli kaygı hali sosyal anksiyete bozukluğuna yani sosyal fobiye işaret edebilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu diğer bir adıyla sosyal fobi, kişilerin başkaları tarafından yargılanmaktan korktukları, bu korku ve kaygı sebebiyle yeni insanlarla tanışmaktan kaçındıkları, günlük hayatta okulda ve işte insanlarla konuşmanın stres oluşturduğu veya toplum içinde konuşmanın bedende ve zihinde yoğun kaygı ve korku hali yaşattığı bir kaygı bozukluğudur. Başkaları içinde konuşmanın kaygı yarattığı bu durumlarda kişi diğer bir deyişle konuşma fobisi yaşıyordur. Kişiler toplum içinde konuştuklarında başkalarının tepkisini ve dikkatini çekebilecekleri için yargılanacaklarını, değerlendirileceklerini ve rezil olabilecekleri kaygısıyla konuşmaktan korkarlar.
Sosyal fobi, kaygı bozukluklarında en yaygın görülen alt tiplerden biridir. Sosyal fobi yaşayan kişiler günlük hayatta yargılanabileceklerini düşündükleri herhangi bir ortamda, toplu taşıma kullanmak, toplum içinde konuşmak, restaurantta yemek yemek, alışveriş yapmak, sınıfta söz almak ya da bir iş mülakatı gibi yerlerde kaygı ve korkunun fiziksel ve psikolojik belirtilerini gösterirler. Bu belirtilerin (ellerinin ve seslerinin titremesi, yüzlerinin kızarması gibi) başka insanlar tarafından anlaşılıp gülünç duruma düşeceklerini düşünerek korkarlar. İnsanların olabileceği herhangi bir sosyal ortama katılmaya artık korku ve kaygıyla yaklaşarak başkaları tarafından reddedilecekleri ve eleştirilecekleri, rezil olacakları endişesiyle sıkıntı yaşarlar. Bu durumlarda kalabalık ortam fobisiyle kaygı ve korkuyu kontrol edemediklerini hisseder ve pek çok günlük aktiviteden kendilerini geri çekerler. Günlerini pek çok ortamdan kaçınarak ve bu ortamlara karşı bedenin tepki verdiği çarpıntılar, yüz kızarıklığı, titremeler gibi belirtilerle yoğun korku ve kaygı hissedilmesi kişinin ağır sosyal fobi deneyimlediğini gösterebilir. Kişi girmek zorunda kaldığı kaygı duyduğu ortamlarda sosyal fobi atakları geçirebilir. Yani kalp atış hızının çok fazla olmasıyla nefes darlığı çekerek ve titreme gibi belirtilerle bulunduğu ortamdan uzaklaşamayacağını düşünür ve kendini çok yoğun korku, kaygı ve dehşet duygusu ile kötü hisseder. Kişiler sosyal fobideki korkuların aşırı ve mantıksız olduğunu bilirler ama karşı koyamazlar.
- Fakat sosyal fobinin herkesin üzerinde farklı etkileri ve sonuçları olabilir. Bu kaygı ve korkular sadece sosyal ortamlarda ortaya çıkıyorsa yaygın tip olarak isimlendirilir. Belirli durumlarda kaygılar kendisini gösteriyorsa (başkaları önünde yemek yemek, sunum yapmak gibi performans içeren durumlar) yaygın olmayan (özgül) tip olarak adlandırılır.
Sosyal Fobinin Görülme Sıklığı: Sosyal fobi en sık görülen rahatsızlıklardan biridir ve yaşam boyu görülme oranı %2 ila 13 arasındadır.
Sosyal Fobi Nedenleri
Sosyal anksiyete bozukluğunun nedenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte pek çok faktörün kombinasyonunun sonuçları olarak düşünülerek yapılan çalışmalarda sosyal fobiye etki edebilecek olan risk faktörleri şöyle bulunmuştur:
- Genetik yatkınlık: Aile geçmişinde sosyal fobinin görülmesi rahatsızlığın kalıtsal geçiş ile tekrar yaşanma riskini arttırır.
- Beyin işlevlerinde dengesizlikler: Serotonin, dopamin, glutamat gibi beyin kimyasallarının normal seviyeden farklılık göstermesi.
- Çevresel faktörler: Geçmiş travmalar, duygusal ve fiziksel istismar, akranlarla olumsuz deneyimler, aşırı korumacı ve kontrolcü ebeveyn tutumu, kişilik özellikleri vb.
Sosyal Fobi Belirtileri
Bedensel Belirtiler:
- Çarpıntı
- Terleme
- Nefes Darlığı
- Yüz kızarması
- Titreme
- Ağız Kuruluğu
- Sindirim sisteminde sorunlar
- Kaslarda gerginlik
Düşünceler:
- “Rezil oluyorum.”
- “Çirkinim.”
- “Beğenilmiyorum.”
- “Yetersizim.”
- “Mükemmel olmalıyım.”
- “Kaygılı olduğum başkaları tarafından anlaşılmamalı.”
- “Hata yapmamalıyım.”
- “Dikkat çekmemeliyim.”
Davranışlar:
- Kaygı duyulan ortamlara girmemek
- Kaygı duyulan ortamı terk etmek
- Göz temasından kaçınmak
- Kalabalık ortamlardan uzak durmak
- Hissedilen kaygının başkaları tarafından fark edilmemesi için uğraşmak
- Hata yapmaktan korkulduğu için iletişim kurmamak, hareketsiz kalmak
- Market, restaurant, kafe, kütüphane, toplu taşıma gibi sosyal ortamlara girmemek
Sosyal Fobi Tanısı ve Tedavisi
Yukarıda belirttiğimiz durumlar ve belirtileri yaşayan kişiler diğer bir ifade ile yoğun korku ve kaygı halinin ağır sosyal fobiye dönüştüğü bireyler kaçınma davranışlarıyla da günlük hayattaki işlevlerinde, ilişkilerinde, işte ve okulda problemler yaşamaktadırlar. Bu durumların hayatlarını ciddi derecede olumsuz etkilediğini düşünen kişilere mutlaka bir profesyonelden destek almaları önerilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu yani sosyal fobi tanısı ancak psikiyatrist hekimler tarafından konulabilir. DSM-5 tanı kriterlerine göre sosyal fobi tanı ölçütleri şöyledir:
- Kişinin başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu toplumsal durumlarda belirgin korku ya da kaygı duyması. Başkalarının önünde konuşma yapmak, tanımadık insanlarla sohbet etmek, lokantada yemek yemek gibi durumlar örnek verilebilir.
- Kişi olumsuz değerlendirileceğini sandığı biçimde davranmaktan ya da kaygısını ortaya çıkaracak belirtiler göstermekten korkar.
- Yukarıdaki toplumsal durumlar her zaman kaygı ve korkuya neden olur.
- Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır, kaçınılamadığı durumlarda yoğun bir korku ve kaygı altında buna katlanılır.
- Duyulan korku ve kaygı gerçeklikle orantısız büyüklüktedir.
- Korku, kaygı ya da kaçınma en az altı aydır sürmektedir.
- Mevcut durum kişinin hayatında birçok konuda işlevsellikte bozulmalara yol açar.
- Mevcut durum madde kötüye kullanımı, panik bozukluğu, Parkinson gibi hastalıklarla açıklanamaz.
Sosyal fobinin ayırıcı tanısında; sosyal fobi uygun durumlarda yaşanan korku, kaygı ve utangaçlıktan farklıdır. Agorafobi, panik bozukluk, majör depresyon, şizoid kişilik bozukluğu ve çekingen (kaçıngan) kişilik bozukluğunda da benzer belirtilerin bulunması yönünden sosyal fobi tanısı konulurken dikkat edilmelidir.
Sosyal fobi tedavisi, ilaç tedavisi ve psikoterapi olarak iki yöntem ile yürütülebilir. “Sosyal fobide kesin çözüm var mıdır?” sorusu akıllara gelebilir. Sosyal fobide çözüme ilerlemek kişinin bu belirtileri hangi yoğunluk ve sıklıkta yaşadığına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Uzman önerisiyle ikisinin birlikte kombinasyonu psikoterapi ve ilaç desteği tercih edilebildiği gibi sadece psikolojik destek ile de süreç götürülebilmektedir. Sosyal fobi tedavi edilebilen bir bozukluktur.
Sosyal fobide bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış en sık başvurulan terapi yaklaşımı Bilişsel Davranışçı Terapidir (BDT). BDT, kişinin yaşadığı kaygı ve korku duygularını tanımlama, bedensel tepkileri fark etme, kaygı doğuran durumlardaki kontrol edilemeyen düşünceleri anlayarak kişiye baş etme becerileri kazandırır. Davranışsal olarak ise bu durumları deneyimleyerek kaygının azaldığı gevşeme egzersizleri ve uygulanabilecek yöntemleri öğretir. Sosyal fobi için başvurulabilen diğer yaklaşımlar EMDR Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi ve grup terapileridir. Kişiler psikoterapilerle zorlandıkları durumlar karşısında baş etmeyi öğrenir, özgüven kazanır ve hayat kalitelerini arttırırlar.
Nur Aydoğan
Psikolojik Danışman - EMDR Terapisti
Psikolojik Danışman, Aile Danışmanı ve Avrupa onaylı EMDR Terapisti olarak uzun yıllardır danışanlarıma yüz yüze ve online hizmet sunuyorum. Dokuz Eylül Üniversitesindeki öğrencilik hayatımdan beri, her zaman terapi ve Psikoeğitimler alanında ilerlemek amacım olmuştu. Albis Therapy’de psikoloji ekibimizi kurarak bu yolda hayallerimizi gerçekleştirmeye, iyileştirmeye ve geliştirmeye devam ediyoruz.